ŞÜKÜR MAHALLESİ

ŞÜKÜR MAHALLESİ

/ şükür karnımızı ne zaman doyuracak anne /

yüreğimde isyan
ceplerimde şeker
dilimde mavi türküler
geçerken şükür mahallesinden
çember takar acılar
gözlerimden damla damla insanlığım düşer

bol şükürlü bu gecekonduda
şükür büyütürken büyükler
dikenli tellere takılmış yaralı kuş gibi
yaşatmak uğruna ölenlerin büyüttüğü
sakıncalı düş gibi
gül dalında kanar çocuklar
acılarında yanar analar

yeşil soğan ekmek
onlar için baklava
onlar için et
şükür mahlesinde iskelet çocuklar
çocukluğuna hasret

ne zaman geçsem gece kondudan mavi türkülerle
yolları çamur yolları toz
çocukların bakışları
düştüğü yerde kül bırakan köz
içlerinde düş ırmakları akan çocuklar
siz sevmesenizde kendinizi
mavinin yırtığında
dillerin yasağında sevdim ben sizi

gözyaşlarının durağında mutluluğun gelmesini
şükürle bekler gecekondular
zulmün üstünden postalsız darbelerle geçtiği
şırnak gibi halleri
koruyamamış hiç birisini cevşenleri

sanki şehrin dudağında açlığın çocuk yuttuğu afrika
çingenelerin atı gibi kemikleri sayılıyor
gecekondu çocuklarının
gözleri çapaklı
sineklerin mutluluk parkı
çıplak ayaklarında yara
elbiselerinde mapusdamı gibi sırıtıyor yama

bihaber olsalarda insanlıklarından
yararlanmak için allahın afından
insanların iki lafından
biri şükür
yetmemiş yinede
” bunada şükür” yazmışlar duvarlara
kuşlardan önce iniyor sokaklara
şükür zengini onca fukara
ay ve yıldızlar topluyor onları evlere
kurusun diye
kadınlar yüreklerini asıyor gündüzlere
ve saklamak için hüzünlerini
emanet tebessümlerini yüzlere

gönlünün kapısındaki eli tetikte bekçileri
ne yapacak sevmeye heveslenen
zenginlere bayram için beslenen
cam arkasından bakan kurban gibi kızları
çiçeksiz evin çiçekleri
yatak odasının camından
toplamaya çalışırlar yıldızları
ilk okunan kitap gibidir
kolay değil unutmak yürekkerine dokunan gençleri

yarı açık cezaevi gecekonduları
şükürle örtmeye çalışıyorlar korkuları
ama şükürle doymuyor
aç çocuklarının karınları
kuyudan sağıyorlar mutfaktaki suları

ıslığımın ucunda umuda boyayıp
çürümekten kurtulan iplerimi
dikerim hayatın yırtıklarını
bilirim doyurmayacak karınlarını
hiçbir zaman şükür
yinede diyemem şükür mahallesindeki yarınsız çocuğa
gitte şükürlerini yüzüne tükür

olsaydı şükür mahallesinin şükürsüzleri
mutluluk bahçesi olsun diye çocukların yüzleri
canlarını ortaya koyarak ararlardı güzel günleri

çekik perdelerin arkasında
sessiz çığlık acılar
varken yok sayılsalarda
umut öğüten
dert büyüten bu şehirde
şükür mahallesinin sakinleri
en çokta mutluluğa yabancılar
evlerinden eksik olmaz davetsiz misafir karalar
neden hep şükür zengini olur fukaralar

KamilAydemir